Diyarın birinde padişah eğlence olsun diye bir yarışma açmış.
Buna göre kim padişahın atını güldürmeyi becerirse 1 çuval altın
alacak... Her tarafa haberler salınmış, duyurular yapılmış. Yarışma
zamanı gelince herkes deniyor ama kimse atı güldürmeyi beceremiyor tabi,
bazısı yarım saat bazısı 2 saat uğraşıyor ama sonuç yok.
Bizim
Temel de yarışmaya katılmış. Sıra buna gelince, atın bulundugu odaya
almışlar, 1 dakika sonra Temel odadan çıkmış ve atı güldürdüğünü
altınlarını almak istediğini söylemiş. Padişah ve görevliler şaşkınlık
içinde tabi bir bakmışlar hakkaten at gülmek ne demek kahkahalar atıyor
yerlere yatmış tepiniyor. Sonuçta altınları vermişler Temel'e...
Aradan
günler geçmiş ama at hala gülüyor, bir türlü susturamamışlar. Son çare
olarak Temel'i bulup, nasıl güldürdüyse susturmasını istemişler. Temel
bir çuval daha altın verirlerse bunu yapacağını söylemiş. Kabul edilmiş
isteği tabi ki. Neyse bizimkini atın olduğu odaya almışlar tekrar, yine
girişi ile çıkışı bir anda olmuş. Bir bakmışlar at bu sefer ağlıyor, hem
de hüngür hüngür. Tam altınlar verilirken, padişah :
- Sana bu altınları veririm ama bir şartla, bu atı nasıl güldürdüğünü ve şimdide nasıl ağlattığını söyleyeceksin.
Temel başlamış anlatmaya :
- Valla hünkarım, ilk geldiğimde atın kulağına yaklaşıp 'benimki seninkinden büyüktür' dedim, gülmeye başladı..
- Ya şimdi ya şimdi nasıl ağlattın
diye atılmış padişah merakla..
Temel padişahın yanına yaklaşmış:
- Şimdi de çıkarıp gösterdim....